Sürdürülebilir Tasarımda Bakış Açısı: Permakültür

Makale Tarihi: 18 Aralık 2023
Yazar: Berna Tunç Erer



Permakültür, en basit tanımıyla sürdürülebilir insan yerleşimleri oluşturma amaçlı bir tasarım sistemidir.

Permanent (kalıcı, devamlı, daimi) Agriculture (tarım, ziraat) ya da Culture (kültür) kelimelerinin birleşimiyle türetilmiş ve ilk kez Bill Mollison tarafından 1978 yılında Permakültür One kitabında bu terim kullanılmıştır.

Bu terim daha sonra Bill Mollison ve o zamanlar onun lisansüstü öğrencisi olan David Holgrem tarafından 1974 yılında ağaçlar, çalılar, otlar, mantarlar ve kök bitkileri içeren çeşitli ürünlü ve çok yıllık türlerin baskın olduğu bir bitkilendirmeden oluşan sürdürülebilir tarımsal sistem çerçevesi olarak geliştirilmiştir.

Kültürleri sürdürülebilir tarım temeli ve toprak kullanma etiği olmadan uzun süre yaşayamayacağı için, bu bileşik sözcük sadece “kalıcı tarım” değil aynı zamanda “kalıcı kültür” terimini de ifade eder.

Bill Mollison 1979 yılında üniversiteden istifa ederek kendini insanları iyi biyolojik sistemler kurmaları için ikna etmeye adamıştır.

Bu yapıyı, doğal sistemlerin gözlemine, geleneksel tarım yöntemlerinin içerdiği erdeme ve modern, bilimsel, teknolojik bilgiye dayanan bir tasarım sistemi olarak düşünebiliriz.

Permakültürün amacı sürdürülebilir insan yerleşimleri oluşturmak, yani kendi ihtiyaçlarını karşılayan, çevresini sömürmeyen ve kirletmeyen, uzun vadeli, ekolojik anlamda sağlıklı ve ekonomik olarak da uygulanabilir sistemler yaratmaktır

Başarılı permakültür tasarımına iki temel adımda ulaşılır. Bunlarda birincisi tasarımın iklim ve kültürel koşullarda geçerli olabilecek evrensel kurallara ve ilkelere uygun olarak kurgulanmasıdır. İkinci adım ise farklı iklimlere ve kültürel koşullara göre değişiklik gösteren pratik uygulamalarla ilgilidir.



Permakültürün özü tasarımdır. Tasarım öğeler arasından ilişki kurmaktır. Öğelerin kendilerinden ziyade birbirleriyle olan ilişkilerine bakarız ve en uyumlu bütünü oluşturacak şekilde konumlandırırız. Tasarladığımız sistemin her öğeden en etkin şekilde faydalanabilmesi için diğer öğelere göre doğru yerde olması önemlidir. Böylece uyumlu ve üretken şekilde işleyen bir ilişkiler örgüsü tasarlayabiliriz.

Permakültür sistemi tasarlarken her öğe olabildiğince fazla sayıda işe yaraması için seçilir ve yerleştirilir. Örnek vermek istersek bir gölet hayvanları ve bitkileri sulamak, su bitkileri yetiştirmek, orman yangını engeli gibi kullanılabilir. Aynı zamanda su kuşları için yaşam alanı, balık çiftliği ve ışık yansıtıcı bir yüzeydir. Bitkiler için de aynı şekilde rüzgarı kesmek, toprağı beslemek, erozyonla mücadele etmek, gıda hayvan yemi elde etmek yakacak sağlamak gibi birçok amaca hizmet etmesini sağlayabiliriz.

Tasarlanan sistemin beklenmeyen etkilere dirençli olması için birçok öğe tarafından desteklenmesi gerekmektedir.

Permakültür üç temel etik ilke üzerine kurulmuştur. Dünyayı gözetmek bunlardan birincisidir ve aslında diğer iki ilkeyi doğurur ve içerir. İklim değişikliği konusundaki gelişmeleri yakından takip ettiğimiz şu günlerde artık salt doğa sevgimiz olduğu ve doğayı korumamızın iyi bir şey oluğu söylendiği için değil, kendi sağlığımız ve türümüzün devamı için de öncelikle dünyayı gözetmemiz gerektiğini kavramış durumdayız. Bu kavrayış bize hızla, onarıcı girişimlere, aktif korumacılığa, kaynakların etik ve mümkün olan en verimli şeklide kullanımına yönelmemiz, yeni yerleşimlerimizde atıklarını kaynağa çeviren, su, gıda ve enerji ihtiyacını içerisinden ve çeperinden sağlayan enerji etkin yapılanmalar olarak tasarlamamız mevcut yerleşimlerimizi de bütün bu açılardan tekrar gözden geçirip dönüştürmemiz gerektiğini göstermektedir.

İkinci etik ilke insanı gözetmektir. İnsanı gözetmek, parçası olduğumuz dünyayı gözetmenin kaçınılmaz ve doğal uzantısıdır. İnsanların gıda, barınak, eğitim, tatminkar iş ve dayanışmaya dayalı insan ilişkileri gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gereken tüm kaynaklara ulaşabilmelerini kapsar.

İhtiyaç ve ürün fazlasını dünyayı ve insanı gözetmeye vakfetmek ise dünyayı gözetmek ilkesinin üçüncü ve tamamlayıcı ayağıdır. Sistemlerimizi iyi tasarladıktan ve temel ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra bunları başkalarının da başarabilmesi için yardımcı olmak üzere bu doğrultuda hizmet etmek anlamına gelir.

1979 yılında kurulan Permakültür o tarihten itibaren birçok arazi için tasarım yapmış permakültürü standartlaşmış bir eğitim aracılığıyla aktarabilme konusu üzerine çalışmıştır. 1981 yılında. Avustralya’da ilk standart Permakültür Tasarım Sertifikası (Permaculture Design Certificate - PDC) kursunun mezunları permakültür sistemleri tasarlamaya başlamıştır. Şu anda dünya çapında büyük şirketleri etkileyen eğitmenler ve ekolojik eylemcilerden, yeni ve alternatif iş girişimleri yaratan bireylerden ve üzerinde yaşadığımız dünyayı kavrayışımızı ve sorumsuz alışkanlıklarımızı dönüştürmek üzere birlikte, dayanışma içerisinde çalışan gruplardan oluşan küresel bir ağ meydana getirmiş 300 bini aşkın sayıda PDC mezunu bulunmaktadır.

Bill Mollison dünyanın hemen her köşesinde permakültür tasarımları gerçekleştirmiş. Geçmişten gelen yerel tarım uygulamalarını, yerel bitki türlerini incelemiş; doğru ve etkili olan yöntemleri permakültür içine katmış. Permakültür hala gelişen ve dünyada hızla yayılan bir sistem olmaya devam ediyor.

  1. Doğal Tarımın Yolu Felsefesi ve Uygulaması, Masanobu Fukuoka
  2. Permaculture: A Designers’ Manual, Bill Mollison
  3. Permakültür El Kitabı ve Marmariç Örneği, Marmariç Ekolojik Yaşam Derneği
  4. Permakültür Nedir? Türkiye Permakültür Araştırma Enstitüsü
  5. Permakültür Nedir, Belentepe Çiftliği