Afet Sonrası Atık Yönetimi

Makale Tarihi: 27 Kasım 2023
Yazar: Engin Kayrak



Ülkemiz; 6 Şubat 2023 tarihinde deprem literatürüne giren peş peşe 2 depremle sarsıldı. Merkez üssü Maraş olan ve 11 şehrimizde etkisini gösteren depremlerde on binlerce vatandaşımız hayatını kaybederken binlerce konutun yıkılması veya oturulamaz duruma gelmesi nedeniyle çok sayıda insanımız da evlerini kaybetti. Maalesef ülkemiz dünyanın önemli deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya kuşağı üzerinde yer almakta ayrıca; sel, heyelan, yangın gibi diğer afetler de çok sık yaşanmaktadır. Deprem ve diğer afetler birçok problemi de beraberinde getiriyor. Çözüm bekleyen bu problemlerden biri de afet sırasında, sonrasında ve normalleşme sürecinde ortaya çıkan atıklar.

Maraş depremlerinde 100 bini aşkın binanın yıkık ve ağır hasarlı olduğu, oluşan milyonlarca ton molozların üst üste yığılması halinde Erciyes Dağı büyüklüğünde bir kütle ortaya çıkabileceği açıklandı

Afet tipine göre oluşan atıklar farklılık göstermektedir. Genel itibari ile beton, kiremit, demir, hacimli atıklar (eşyalar), tehlikeli atıklar, ambalaj atıkları, toprak, ağaç ve bitki atıkları, sürüklenmiş araçlar, yanarak küle dönmüş her çeşit malzeme atıkları sayılabilir.

Atıklar beraberinde atıkların yönetimi konusunu getirmektedir. Afet sonrasında oluşan atıklarının toplanması ve işlenmesi, etkilenen bölgenin hızlı bir şekilde toparlanması ve yeniden inşası için olmazsa olmazdır.

Afet sonucu oluşan atıklar ve atıklar için uygulanan bertaraf yöntemleri çevre ve insan sağlığı açısından çok önemlidir. Geliştirilecek afet atık yönetimi stratejileri yasal mevzuatlar çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Afet Atık Yönetim Stratejileri

Afet atıkları yönetimi, doğal felaketler sonucu ortaya çıkan büyük miktarda enkaz ve atıklarla başa çıkmak için kritik öneme sahiptir. Felaketler, onların türü ve şiddetine bağlı olarak, gündelik atık miktarlarını aşan büyük hacimlerde enkaz üretebilir. Bu durum, mevcut atık yönetim sistemlerine aşırı yük getirir ve acil müdahale ile kurtarma çalışmalarını zorlaştırabilir. Geçmişteki bazı felaketlerde, afet sonucu oluşan enkaz miktarının yıllık atık üretim hacimlerinin 5 ila 15 katı arasında olduğu gözlemlenmiştir. Afet atıklarının yanlış yönetilmesi ise su ve hava kalitesinde bozulma, gürültü ve görsel kirlilik, ekoloji üzerinde olumsuz etkiler ve sosyoekonomik problemlere yol açabilir.

Bu bağlamda, etkili bir afet atık yönetim stratejisi geliştirmek önemlidir. Bu strateji, çevre ve halk sağlığı, mühendislik, sosyal koşullar, yasal düzenlemeler ve finansman gibi unsurları kapsamalıdır. Yönetim süreci, atıkların sınıflandırılmasından, toplanmasına, depolanmasından işlenmesine, geri kazanımından bertarafa kadar geniş bir yelpazede ele alınmalıdır. Ayrıca, afet yönetimi sürdürülebilir olmalı, kurtarma, yeniden inşa, gelişim, önleme ve hazırlık aşamalarını içeren bir döngü olarak işlemelidir. Deprem gibi afetlerin ardından, çevre rehabilitasyonunun bir parçası olarak atık yönetiminin doğru şekilde yapılması, ekolojik zararın önlenmesi ve doğa ile canlı yaşamına öncelik verilmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım, sürdürülebilir afet yönetiminin temel bir unsuru olarak ön plana çıkmaktadır.



Atık Bileşimi ve Miktarı

Bir afet sonrasında ortaya çıkan atık yönetimi, öncelikle enkaz atıklarının kontrol edilmesiyle başlar. Bu süreçte atık bileşimi ve miktarının doğru bir şekilde tespit edilmesi kritik önem taşır. Afetler, çeşitli atık türleri üretir: bitkisel atıklar, tortu, toprak ve kaya atıkları, evsel tehlikeli atıklar, hasar görmüş binalar ve altyapı yıkıntıları, yalıtım malzemeleri, endüstriyel ve toksik kimyasallar, araç enkazları, geri dönüştürülebilir atıklar, elektronik ve beyaz eşya atıkları, eski atık sahalarından gelen atıklar ve insan ve hayvan cesetleri. Bu atıklar, yıkım sonrası çevreye atılan çürümüş yiyecekler, tıbbi atıklar ve acil yardım gıda ambalajları gibi devam eden atık üretimini de içerebilir.

İnşaat ve yıkıntı atıkları, kentsel afet atıklarının en büyük bileşenini oluşturur. Bu atıklar arasında asbest, arsenikle işlem görmüş ahşaplar, alçıtaşı ve organik kirleticiler gibi sağlık riskleri taşıyan kimyasallar bulunmaktadır. İspanya'da yapılan bir araştırmaya göre, ortalama bir bina yıkıldığında, metrekare başına 600-1400 kg hafriyat ve yıkıntı atığı ortaya çıkmaktadır. Meksika'daki bir çalışmada, ev eşyaları dikkate alındığında, yıkımdan kaynaklanan tehlikeli ve tehlikesiz evsel atıkların ağırlığının, birim başına ortalama 424,16 kg olduğu bulunmuştur. Bu atıkların büyük bir kısmı beyaz eşya ve mobilyalardan oluşur.

Tarihsel felaketler bu konuda önemli örnekler sunmaktadır. 1999 Marmara depremi 13 milyon ton, 1995 Büyük Hanshin-Awaji depremi 20 milyon ton ve Büyük Doğu Japonya depremi 28 milyon ton afet atığı üretmiştir. Depremlerden etkilenen bölgelerde, kişi başına 8.000-16.000 kg arasında yıkıntı atığı oluşabilmektedir. 6 Şubat 2023'te meydana gelen depremlerde 13,5 milyon insan etkilendi ve bu durum, 116,64 ila 216 milyon ton arasında bir yıkıntı atığı üretimiyle sonuçlandı. Meksika Şehri depremi örneği kullanılarak, 61.722 yıkılmış bina için 113,568,480 ton yıkıntı atığı tahmin edilmektedir. Bölgede oluşan yıkıntı miktarı evsel atık üretiminin çok üzerindedir.

Çevre Mühendisleri Odası'nın (ÇMO) 16 Şubat'ta yayımladığı rapora göre, deprem sonucunda 104 milyon ton civarında yıkıntı atığı oluşmuş olabilir. Greenpeace Türkiye'nin analizine göre bu, 1999 Marmara depreminde oluşan yıkıntı miktarının altı katından fazla bir seviyedir. Bu veriler, afet sonrası atık yönetiminin önemini ve karmaşıklığını vurgulamakta, aynı zamanda bu tür felaketlerin çevresel ve sosyal etkilerini gözler önüne sermektedir.

Atıkların Toplanması ve Atık Bertaraf Seçenekleri

Afetler sonucu meydana gelen enkaz atıklarının temizlenme süreci iki aşamalıdır. İlk aşama, yaşamsal ve güvenlik risklerini azaltmak amacıyla acil enkaz temizliğini içerir. İkinci aşama ise, enkazların geri kazanılmasına odaklanan daha kapsamlı temizlik faaliyetleridir. Bu atıkların etkili bir şekilde yönetimi, geçici depolama alanlarının kullanılmasını gerektirir. Bu alanlar, atıkların sınıflandırılması, depolanması ve işlenmesi amacıyla önceden planlanmalıdır. Geçici depolama, atıkların daha sonra sınıflandırılmasına ve uygun şekilde bertaraf edilmesine olanak tanır. Afet öncesi bu tür alanların belirlenmesi, atık yönetim sürecini kolaylaştırır. Geçici depolama alanları, çevresel etkilere duyarlılık, erişilebilirlik ve lojistik verimlilik göz önünde bulundurularak seçilmelidir. Afet atıklarının bertarafı için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Örneğin, inşaat ve yıkıntı atıklarının geri kazanımı, bu atıkların zemin altı malzemesi, beton agregası gibi çeşitli amaçlarla kullanılmasını sağlar. Geri kazanım, atık alanlarının azaltılması, yeniden inşa sürecinde hammadde kullanımının düşürülmesi ve geri dönüştürülmüş atıklardan gelir elde edilmesi gibi faydalar sağlar.

Diğer bertaraf yöntemleri arasında enerji üretimi ve yakma prosesleri yer alır. Bu proseslerde, geri dönüştürülebilir veya yeniden kullanılabilir maddeler ayrıldıktan sonra kalan atıklar, uygun yanma koşullarında işlenir. Ayrıca, afet atıklarının arazi ıslahı amacıyla kullanılması da bir yöntemdir. Marmara Depremi sonrası, bazı belediyeler enkazları yeni konut alanları oluşturmak ve sel riskine karşı koruma amacıyla kullanmıştır. Ancak tehlikeli atıkların kullanımı, toprakta kontaminasyona ve yapısal değişimlere yol açabilir. Bu nedenle, tehlikeli maddeler uygun arıtma prosesleri geliştirilene kadar geçici depolama alanlarında saklanmalıdır. Kalıcı depolama yöntemi, özellikle büyük ölçekli afetler sonucu oluşan büyük miktardaki atıklar için uygulanabilir. Ancak tehlikeli atıkların ayrılmadan depolanması, çevre ve halk sağlığı açısından risk oluşturabilir.

Atıklara uygulanacak bertaraf yöntemleri afet türüne bağlı olarak oluşan atık özelliğine göre karar verilmesi gereken bir durumdur. Örneğin; Hugo kasırgası (1989), yaklaşık 400.000 tonluk yeşil atık meydana getirmiştir. Bu miktardaki yeşil atık, atık depolama sahası kapasitesinin çok üzerinde bulunmuştur. Bu atıkların yakılması gündeme gelmiş ancak hava kirliliği riskinden dolayından reddedilmiştir. Bunun yerine tüm moloz, toprak örtüsü olarak kullanılmak üzere öğütülerek dağıtılmıştır. Sel molozları için uygulanan bertaraf yöntemine örnek verilecek olursa; Midwest (1993) selinden sonra molozlar atık tipine göre ayrılmışlardır. Hurdacılar aletleri, şahıslar ahşap malzemeleri toplamışlardır. Lastik atıkları ise; katı atık depolama sahalarına ya da yolda kullanılmak üzere geri dönüşüme verilmiştir. Tehlikeli atıklarda; atık yüklenici bir firma tarafından toplanmıştır. Yangınlarda da oldukça fazla miktarda moloz yığını ortaya çıkmaktadır.



Afet atıklarının yönetiminde önemli bir adım, bu atıkların doğru bir şekilde ayrıştırılması ve çevreye zarar vermemesi için dikkatli bir şekilde bertaraf edilmesidir. Karamanmaraş depremi sonrasında yapılan çalışmalar kapsamında, Bakanlık yetkilileri Hatay bölgesinde döküm alanlarının belirlendiğini duyurdu. Bu alanlar, sit alanları, milli parklar ve sulak alanlar gibi hassas bölgeler dışında seçilmiş ve yerüstü ile yeraltı su kaynaklarını koruyacak şekilde planlandığı vurgulandı. Ayrıca, asbest içeren ve diğer tehlikeli atıkların ayrıştırıldığı, 19 geçici depolama alanının mevzuata uygun olarak tespit edildiği belirtildi. Enkaz kaldırma ve yıkım işlemlerinde çevre duyarlılığına büyük önem verildiği, yıkım ve döküm alanlarında toz kontrolü için sürekli su sıkıldığı, asbest düzeylerinin ölçüldüğü ve enkaz atıklarının geri dönüştürülme planlarının yapıldığı ifade edildi.

Afetler sonucu oluşan atıkların toplanması ve bertarafı çalışmalarında atıkların çevresel ve ekonomik potansiyeli de dikkate alınmalıdır.

Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Kurumu'nun (EPA) 2018 yılında gerçekleştirdiği çalışmaya göre Amerika'da bir yıl içinde oluşan hafriyat toprağı, inşaat ve yıkıntı atığı olarak tabir ettiğimiz atıkların yaklaşık yüzde 85' ini beton ve asfalt betonu oluştururken yaklaşık yüzde 7' si ahşap malzeme ve geri kalanı da demirçeliğin de aralarında bulunduğu diğer tip atıklardan oluştuğu görülmüştür. Bu tip atıkların yüzde 90'ının yıkım faaliyetlerinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Agrega üretimi ise inşaat ve yıkıntı atıklarının geri dönüşüm kapsamında en çok değerlendirildiği alan olmuştur. Harç ve beton gibi malzemelerin yapımında su ve çimento ile karıştırılarak kullanılan çakıl ve kum gibi mineral yapıya sahip taneli yapılara agrega denir. Araştırmalar göstermektedir ki daha önce hiç işlenmemiş hammaddelerden kaynaklanan CO2 emisyonları, geridönüştürülmüş agrega kullanımından daha yüksektir. İnşaat sektöründe geri dönüştürülmüş agrega kullanımı %16 daha düşük CO2 emisyonu ve %35 daha düşük enerji tüketimi sağlar Afet sonrası oluşan yıkıntı atıklarında bulunan bu yapılar yol yapımı, drenaj sistemi, beton üretimiveya ıslah gibi faaliyetler için dolgu malzemesi olarak kullanılabilir. Yıkıntı atıklarından metal ve ahşap yapıdaki malzemeler geri dönüştürülebilir ve yeni ürünler için hammadde olabilir. Ahşap ve odun yapıdaki atıklar yakıt olarak kullanılabilir veya çevre düzenlemesi için odun yongalarına dönüştürülebilir. Afet-deprem bölgelerinde tamamen yıkılmış binaların yanında kontrollü bir şekilde yıkılması gereken yapılar da yer alır. Bu yapıların yıkım işlemleri sırasında çıkarması kolay (kapı, cam vb.) donanımlar kurtarılabilir ve tekrar kullanılabilir. Dış duvarlarda bulunan deforme olmuş ısı yalıtım malzemeleri başka bir binanın iç duvarlarında ses yalıtım malzemesi olarak kullanılabilir. Ambalaj malzemeleri yeniden kullanım için tedarikçilere iade edilebilir ve atık elektrikli elektronik aletler ve beyaz eşyalar ayrı toplanarak geri dönüşüme kazandırılabilir. 183.000 ton olması beklenen ev eşyası atıklarının toplamda yüzde 55’i atık elektrik elektronik eşya olacaktır. Atık elektrikli ve elektronik eşyalarda bulunan demir, alüminyum ve bakır gibi madenlerin geri dönüşüme katılımlarıyla Dünyada bir yılda net 15 Milyon Ton CO2 salınımının azalmasına katkıda bulunulmaktadır. Yine aynı şekilde bu tip atıkların geri dönüşümünden yıllık 10 Milyar Dolarlık hammadde temin edilmiştir. Dünya ortalaması Maraş depremine oranlandığında 100.650 Ton atık eşyadan yaklaşık 18.7 Milyon Dolarlık hammadde sağlamak ve 28.000 Ton sera gazı emisyonunun salınımını engellemek mümkün olacaktır.

Afet sonrası yıkıntı atıklarının hızlı bir şekilde kaldırılmaması, ciddi çevresel ve sağlık sorunlarına yol açabilir. Enkaz altında kalan cesetler, ölü hayvanlar, bozulmuş gıdalar ve çöken kanalizasyon sistemlerinden kaynaklanan atık sular, çevrede yoğun koku kirliliğine neden olabilir. Artan sıcaklıklar bu durumu daha da kötüleştirerek, mikroorganizmaların ve haşerelerin çoğalmasına ve yayılmasına zemin hazırlar. Bu mikroorganizmalar sulara ve toprağa karışarak, salgın hastalıkların ve diğer sağlık risklerinin artmasına sebep olabilir. Sokak hayvanları ve kemirgenler de atıkların çevreye yayılmasına katkıda bulunarak, bu riskleri daha da artırabilir. Yıkıntı atıklarının kaldırılması sırasında, altın, para ve benzeri kıymetli eşyaların bulunması mümkündür. Bu tür değerli eşyaların doğru bir şekilde yönetilmesi ve ilgili kişilere teslim edilmesi önemlidir. Bu nedenle, yıkıntı atıklarının kaldırılması, taşınması, geçici depolanması ve geri kazanılması işlemlerine dahil olan çalışanların, karşılaştıkları değerli eşyaları yetkililere bildirmeleri ve zimmet karşılığı teslim etmeleri gerekmektedir. Bu yaklaşım, afet sonrası dönemde etik ve düzenli bir atık yönetimi sürecinin sağlanmasına katkıda bulunur.

Yıkıntı atıklarının mevcut düzenli atık depolama alanlarına dökülmesi uygun değildir. Böyle bir durum, depolama alanlarına büyük ve kalıcı hasarlar verebilir. Yıkıntı atıklarının yoğunluğu, evsel atıkların yoğunluğuna kıyasla en az on kat fazla olduğundan, çöplerin üzerine döküldüklerinde ciddi çökme ve kayma sorunlarına yol açar, depolama alanlarının yapısına zarar verir. Yıkıntı atıkları, inert (reaksiyonsuz) atıklar oldukları için tarım alanlarına, ormanlara veya sulak alanlara da dökülmemelidir. Bu atıkların döküldüğü alanlarda toprağın kimyasal yapısı bozulur, bu da tarımsal üretimi olumsuz etkiler. Sulak alanlara döküldüklerinde, bu alanları kurutabilir, ekolojik dengenin bozulmasına sebep olabilir ve bu alanların karbon emici özelliklerini karbon salıcı özelliklere dönüştürebilir, yeni bir karbon salım kaynağı oluşturabilir.

Ayrıca, yıkıntı atıkları göl, gölet, baraj, akarsu ve dere yataklarına dökülmemelidir. Bu tür alanlara dökülen atıklar, içerdikleri kimyasallar nedeniyle hem yüzeysel hem de yeraltı su kaynaklarını kirletebilir. Yağmur sularının sızdırması sonucu bu kirleticiler, içme suyu kuyularını ve toprağı da etkileyebilir, kalıcı çevresel kirliliğe yol açabilir. Bu nedenle, yıkıntı atıklarının uygun yöntemlerle ve yerlerde bertaraf edilmesi büyük önem taşır.

Atıkların depolandığı geçici depolama alanlarının aşağıdaki özelliklere sahip olması tavsiye edilmektedir:

  • Uygun topoğrafya ve zemin tipine sahip yeterli büyüklükte olmalı
  • İçmesuyu kuyuları, havzaları, nehirler, drenaj kanallarından uzakta olmalı
  • Taşkın alanlarında ya da bataklık bölgelerde ve tarımsal alanlarda olmamalı
  • Yüzeysel suların, erozyonun ve yangın risklerinin kontrol edilebileceği alanlar olmalı
  • Boru hatları ve enerji nakil hatları ile girişim yapmayacak alanlar olmalı
  • Kontrollü giriş-çıkış sağlanabilmeli
  • Afetten etkilenen alanlara yeterince yakın olmalı, fakat sahadaki çalışmalardan etkilenebilecek konutlardan, altyapılardan ve ticaret/sanayi alanlarından yeterince uzakta olmalı
  • Tercihen kamu mülkiyetindeki alanlarda olmalı
  • Yağmur suyu ile oluşacak sızıntı suyu kontrol altına alınmalı ve sızıntı suları bir havuzda toplanmalı.

Yıkıntı atıklarının geri dönüştürülmesiyle;

  • Depolama alanı azalma
  • Yeni yapılacak inşaatlarda hammadde talebinde azalma
  • Atık yönetimi maliyetinin düşürülmesi (bu, nakliye dahil olmak üzere ilgili atık yönetimiseçeneği maliyetlerine bağlıdır)
  • İş yaratma

gibi faydalar sağlanır.

Yıkıntı atıkları demir, beyaz eşya, ahşap (kereste), beyaz eşyalar, elektrik aletler ve benzeri değerli maddeler ayrıldıktan, geri kazanıldıktan sonra boyut küçültme işlendikten sonra atık tekniğine uygun yönetilirse önemli bir hammaddedir.

Geri dönüşüm tesislerinde geri kazanılamayan malzemeler, içmesuyu, kanalizasyon, yağmur suyu hatlarında gömlekleme ve yastıklama malzemesi olarak kullanılabilir. Ufalanmış yıkıntı atığı park-bahçelerde yürüyüş yolu malzemesi, kaldırım altı malzemesi ve benzeri amaçlar için kullanılabilir. Bir kısım ufalanmış atıklar ise atık depolama alanlarında günlük örtü malzemesi olarak kullanılabilir.

Geri dönüşüm tesisinde geri kazanılan agregaların hazır beton yapımında ve dolayısıyla yapılarda kullanılmasında tekrarlayan sismik, dinamik ve statik yükler altındaki davranışları dikkate alınmalıdır.

Çevre ve Halk Sağlığı

Afetler, çevre ile doğrudan ilişkili olup, bu durumun afet atık yönetimi, halk sağlığı ve güvenliği üzerinde üç temel etkisi vardır. İlki, afet durumlarında ortaya çıkan haşerat ve vektörlerin üreme alanları ile tıbbi ve diğer tehlikeli atıkların oluşturduğu sağlık risklerinin etkin bir şekilde yönetilmesidir. İkincisi, afet atık yönetimi sırasında, bertaraf seçeneklerinin belirlenmesinde sağlık ve güvenlik risklerinin dikkate alınması gerekliliğidir. Üçüncüsü ise, atıklarla temas eden kişiler için uygun sağlık ve güvenlik önlemlerinin alınmasının önemi.

Afet sonrası atık yönetimi faaliyetleri sırasında, insan ve çevre sağlığını tehdit eden faktörlerin göz önünde bulundurulması şarttır. Kontrolsüz şekilde çevreye salınan atıklar, özellikle alçı, plastik, cam, yalıtım malzemeleri, karışık ve bitümlü parçalar gibi yıkım atıklarının içerdiği ağır metaller ve toksik organik ve inorganik bileşenler nedeniyle risk oluşturabilir. Atıkların transferi ve işlenmesi sırasında, çalışanlar toz, kimyasal ve biyolojik faktörlere maruz kalabilir. Bu nedenle, profesyonel olmayan ekiplerin atık işleme faaliyetlerine katılımı önerilmemektedir. Yıkıntı atıklarının içinde bulunan ve tehlike arz eden maddeler arasında asbest, gaz tüpleri, petrokimyasallar, boyalar, böcek ilaçları ve elektronik atıklardaki ağır metaller gibi malzemeler bulunur. Borular, ısı yalıtım malzemeleri, yangın koruma kaplamaları, yer karoları, zemin yapıştırıcıları, çatı kaplama ziftleri, duvar ve çatı tamir bileşikleri, pencere eşikleri ve dokuma kumaşlar gibi malzemeler asbest içerebilir. Asbest içeren atıkların yakılması kesinlikle uygun değildir ve bu tür atıkların işlenmesi sırasında özel önlemler alınmalıdır.

Afet Atık Yönetimi İle İlgili Yasal Mevzuat

2013 tarihli Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; enkaz kaldırma, alt yapı ve hasar tespit hizmet grubu ana çözüm ortağıdır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı;

  • Afet bölgesindeki enkazın kaldırılmasında,
  • Afet bölgesindeki su, kanalizasyon ve arıtma tesisi gibi hatların acil onarımının yapılarak acilen bu hizmetlerin normale dönmesini sağlamada ve
  • Afet bölgesindeki, su, kanalizasyon, arıtma gibi alt yapı ve yapı stokunda meydana gelen ön hasar boyutunu en kısa sürede belirleme ve yapmaya yönelik koordinasyondan sorumludur.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği; doğal afet sonrası meydana gelen hafriyat toprağının geçici olarak biriktirilmesi, nakliyesi, geri kazanımı, değerlendirilmesi ve nihai bertarafına ilişkin esasları kapsamaktadır. Bu yönetmeliğe göre; doğal afetler sonucu oluşan enkaz atıklarının yönetiminden, mahallin en büyük mülki amirinin başkanlığında oluşturulacak Kriz Merkezi sorumludur. Mülki amirler, doğal afetler sonucu oluşacak olan atıkların yönetimi ile ilgili esasları belirlemekle yükümlüdürler. Bu amaçla Kriz Merkezi oluştururlar ve olası doğal afetlere karşı önceden atık yönetim planlarını yaparlar. Kriz Merkezi ise bir doğal afet durumunda meydana gelebilecek atık hacmi, atıkların ortadan kaldırılması ve nakliyesi için gerekli olacak araç, gereç ve malzeme ile bu afet atıklarının depolanabileceği uygun arazi ve alanları ilgili Yönetmelikte belirtilen esaslara göre önceden tespit etme ve gereken hazırlıkları yapmakla yükümlüdürler. Ayrıca, doğal afetler sonucu meydana gelen enkaz ve yıkıntı atıklarının nakliye ve depolanma faaliyetleri, ilgili belediyenin sorumluluğunda belediye veya belediyenin yetkilerini devrettiği kişi ve kuruluşlar tarafından yürütülür.

Belediyeler, doğal afet atıklarının yönetimi konusunda oluşturulan Kriz Merkezi kararlarını uygulamakla yükümlüdürler. Bu yükümlülükler içinde; hafriyat toprağı, inşaat ve enkaz atıkları ile doğal afet atıklarının toplanması, geçici biriktirilmesi, nakliyesi, geri kazanımı ve nihai bertarafı ile ilgili yönetim planının hazırlanması da yer almaktadır. Belediyeler, hafriyat toprağı, inşaat ve enkaz atıklarının geri kazanım tesis alanları ile depolama alanlarının yerlerini belirlemek, kurmak veya kurdurtmak, işletmek veya işlettirmek, depolama sahası inşaatı veya işletilmesinde insan ve çevre sağlığını riske atmayacak şekilde gerekli tedbirleri almak veya aldırtmakla, toplanan inşaat ve enkaz atıklarını öncelikle altyapı çalışmalarında kullanmak veya kullandırmakla yükümlüdürler.

Sonuç olarak; yaşanan afetlerden sonra ortaya çıkan en büyük problemlerden biri olan atık yönetimi tüm bileşenleri ile afet öncesinde ele alınmalı, gerekli planlama, görevlendirme ve hazırlık afet öncesinde eksiksiz şekilde yapılmalı ve afet sonrasında ise bu planlar doğrultusunda çevre – insan sağlığı zarar görmeyecek şekilde yönetilmelidir. Bu hazırlıklar sadece kamu ile sınırlı kalmamalı özel sektör aktörleri de işletmelerinde acil durum yönetim planlarında atıklarını gönderdikleri geri dönüşüm ve bertaraf tesislerinin bir süre hizmet verememe ihtimalini göz önünde tutarak askiyonlarını belirlemelilerdir.

KAYNAKLAR

  1. Dr. Öğr.Üy. Mehmet Ali Küçüker, Ar.Gör. Berat Batuhan Kaplangı, AFET SONRASI ATIKLARIN YÖNETİMİ HAKKINDA DEĞERLENDİRME, İYTE Çevre Mühendisliği Bölümü,
  2. İlayda güler https://bantmag.com/afet-atik-yonetimi/
  3. Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK, AFET SONRASI YIKINTI ATIKLARI YÖNETİMİ, https://www.santiye.com.tr/afet-sonrasi-yikinti-atiklari-yonetimi-4210.html
  4. Prof. Dr. Doğanay Tolunay, İstanbul Üniversitesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Deprem sonrası afet atık yönetimi nasıl olmalı? Sağlık risklerini azaltmak için neler yapılmalı? Uzmanlar 4 önemli tehlike hakkında uyarıyor... - Son Dakika Flaş Haberler (hurriyet.com.tr)
  5. Ülker Aslı Güler (2018), Sürdürülebilir Afet Yönetiminde Atık Yönetimi, Artvin Çoruh Üniversitesi Doğal Afetler Uygulama ve Araştırma Merkezi Doğal Afetler ve Çevre Dergisi
  6. Asari M., Sakai S., Yoshioka T., Tojo Y., Tasaki T., Takigami H., Watanabe K., (2013), Strategy for separation and treatment of disaster waste: a manual for earthquake and tsunami disaster waste management in Japan, J. Mater. Cycles Waste Manag.
  7. Basnayake B.F.A., Chiemchaisri C., Visvanathan C., (2006), Wastelands: clearing up after the tsunami in Sri Lanka and Thailand, Waste Manag., World.
  8. Baycan F., (2004), Emergency planning for disaster waste: a proposal based on the experience of the Marmara Earthquake in Turkey, In: 2004 International Conference and Student Competition on Post-disaster Reconstruction “Planning for Reconstruction” Coventry, UK
  9. Brown C., Milke M., Seville E., (2011), Disaster waste management: A review article, Waste Management,
  10. Dubey B., Solo-Gabriele H.M., Townsend T.G., (2007), Quantities of arsenic-treated wood in demolition debris generated by Hurricane Katrina, Environ. Sci. Technol.
  11. Ekici S., Mc Entire D.A., Afedzie R., (2009), Transforming debris management: considering new Essentials, Disaster Prev. Manag.,
  12. FEMA, (2007), Public Assistance Debris Management Guide, Federal Emergency Management Agency (FEMA), Washington,
  13. Karunasena G., Amaratunga D., Haigh R., Lill I., (2009), Post disaster waste management strategies in developing countries: Case of Sri Lanka, International Journal of Strategic Property Management,
  14. Luther L.,(2008), Disaster debris removal after Hurricane Katrina: status and associated issues, Congressional Research Service, https://fas.org/sgp/crs/misc/RL33477.pdf
  15. Öztürk M., (2017), Afetlerde atık yönetimi mekanizması, http://tucev.org/dosyalar/files/afetlerde-atik-yonetimi.pdf
  16. Petersen M., (2004), Restoring waste management following disasters. In: International conference on post disaster reconstruction
  17. Reinhart D.R, McCreanor P.T., (1999), Disaster debris management Planning Tools, Report submitted to the United States Environmental Protection Agency,